Ünlü dermatolog Irina Skorogudaeva, federal kanal Rossiya 1 ile yakın zamanda yapılan bir röportajda, ter kokusu ile kanser dahil ciddi hastalıklar arasındaki bağlantı hakkında şaşırtıcı ve endişe verici bilgiler sundu. Tıp camiasında büyük saygı duyulan Dr. Skorogudaeva, vücudumuzun gönderebileceği beklenmedik sinyallere dikkat çekerek sağlık sorunlarının gelişimine işaret etti.
Reklam
Uzman, ter kokusunun birçok ciddi hastalığın erken aşamada tespit edilmesini sağlayan önemli bir gösterge olabileceğini açıkladı. “Vücudumuz son derece karmaşık bir sistemdir ve ter kokusu sağlığımız hakkında çok şey söyleyebilir. Kanser de dahil olmak üzere bazı hastalıklarda ter, endişe verici olabilecek özel bir koku alabilir” dedi Dr. Skorogudaeva.
Bir dermatoloğa göre, ciddi hastalıkları olan kişilerde ter genellikle tatlı ve hoş olmayan bir kokuya sahiptir. “Bu, günlük fiziksel aktivite veya stresten bildiğimiz tipik koku değil. Bu koku ciddi metabolik sorunlara veya dolaşım sistemi hastalıklarına işaret ediyor olabilir” diye açıkladı.
Dr. Skorogudaeva ayrıca kanser hastalarının terinin çürük meyve veya amonyak gibi kokabileceğini vurguladı. “Bu değişikliklere dikkat etmek ve onları küçümsememek çok önemli. Erken teşhis hayat kurtarabilir” diye ekledi.
Uzman, ter kokusunun yararlı bir gösterge olabileceğini ancak hastalıkların teşhisinde tek başına güvenilmemesi gerektiğini kaydetti. “Bu vücudumuzun gönderebileceği birçok sinyalden sadece biri. Düzenli tıbbi muayeneler ve uzmanlarla istişareler sağlığın korunması açısından kritik öneme sahiptir” uyarısında bulundu.
Programın birçok izleyicisi Dr. Skorogudaev’in açıklamalarına şaşkınlık ve endişe karışımı bir tepki verdi. Bazıları sağlıklarını daha yakından takip etmek için şimdiden doktor ziyaretleri planlıyor.
Bu bilgiler ışığında vücudumuzun gönderdiği sinyallere daha fazla dikkat etmekte fayda var. Çoğu zaman bu küçük, görünüşte önemsiz değişiklikler bir şeylerin ters gittiğinin ilk işareti olabilir. Dr. Skorogudaeva, sağlığınıza dikkat etmenin sadece kişisel hijyen meselesi olmadığını, aynı zamanda dikkatli gözlem ve endişe verici semptomlara hızlı tepki verilmesi gerektiğini de hatırlatıyor.